Abdurrahim Karakoç
ANADOLU SEVGİSİ Sen bizim dağları bilmezsin gülüm, Hele boz dumanlar çekilsin de gör Her haftası bayram, her günü düğün; Hele yaylalara çıkılsın da gör Bilmezsin ovalar nasıldır bizde; Kağnılar yollarda yoncalar dizde... Saydıklarım damla değil denizde, Hele bir ekinler ekilsin de gör Görmedin sen bizim mavi suları, Karlar eriyince kırar yuları... Köpük olur beyaz, sel olur sarı; Hele taştan taşa dökülsün de gör Sen bizim köyleri görmedin ki hiç.. Yolları toz, çamur, evleri kerpiç O kirli kabukta, o en temiz iç; Hele bir yakından bakılsın da gör Anlamaz bilmezsin sen bizim halkı; Sevgiyi bulasın yakına gel ki.. Kalıplar gerçeği göstermez belki, Gönül perdeleri sökülsün de gör AŞK HİKAYESİ Başımdan bir kova sevda döküldü Islanmadım,üşümedim,yandım oy! İplik iplik damarlarım söküldü Kurşun yemiş güvercine döndüm oy! Yağmur yorgan oldu; döşek kar bana Anladım ki kendi gönlüm dar bana Alev dolu bardakları yâr bana Sunuverdim içtim içtim kandım oy! Sevgi ektim, naz biçmeye çalıştım Ne zamana, ne kendime alıştım Kırk senede yedi hasret bölüştüm Yedi dünya bana düştü sandım oy! Gönül şahinimi yordum gerçeğe Sonsuzda yüzümü sürdüm gerçeğe Teselliden kanat kırdım gerçeğe Tecellinin sinesine kondum oy! AYIP Kara gözlüm bu ayrılık yetişir, İki gözüm pınar oldu gel gayrı. Elim değse akan sular tutuşur İçim dışım yanar oldu gel gayrı. Ayların sırtında yıllar taşındı, Sanma ki garibi eller düşündü. Bebekler evlendi, yollar aşındı Kozalaklar çınar oldu gel gayrı. Hesap et, gideli sen gurbet ile Otuz ay tutuldu kolay mı dile? Hapisler, sürgünler, esirler bile Sılasına döner oldu gel gayrı. Gönlüm sende, gözüm yollarda durdu, Saat isyan etti, takvim kudurdu. Hasret hançerini bağrıma vurdu yüreciğim kanar oldu gel gayrı. Emeği boşadır yuvasız kuşun... Nerdeyse toprağa değecek başın. Beni düşünmezsen kendini düşün Herkes seni kınar oldu gel gayrı. AYRILIK HAVASI Ben nefret eyledim sizin gerçekten Yalanı severim, yalanı gayrı Tiksindim bülbülden, gülden çiçekten Yılanı severim, yılanı gayrı Yıllarca boş yere canımı sıktım Nihayet yol buldum çığırdan çıktım Beyden efendiden sayından bıktım Ulanı severim ulanı gayrı Sapıtmış bu diye beni yeriniz Hakkımda bin türlü hüküm veriniz Omuzumda yüktür dirileriniz Öleni severim öleni gayrı BALABAN'IM Geldi gönderdiğin şiirden mektup Arada bir böyle yaz Balaban'ım Zaman siciminin ucundan tutup Bazen bağla, bazen çöz Balaban'ım Fikir gölü derinleşir girdikçe Dostluk gülü gümrah açar derdikçe Sıhhat, zaman, mekan, imkan verdikçe Cevapsız bırakmam, söz Balaban'ım Ahval-i aleme kafayı takma Allah Kerim, sabrı elden bırakma İlmi düstur eyle, imanı sakla Gayrisi savrulan toz Balaban'ım Huzur içte gerek, kabukta değil Vuslat acelede, çabukta değil Akıl da baştadır, topukta değil Çile yemekteki tuz Balaban'ım Ahlakı, töreyi kenara atan Dine 'Afyon' diyen, vatanı satan Müslüman olamaz, Türk değil zaten Dayanmaz görmeye göz Balaban'ım Demişler ya 'Kuvvet birlikten doğar' Kar, yağmur zamanı gelince yağar Nasihatım o ki dinlersen eğer İşaret 'ben' değil 'Biz' Balaban'ım Çevremizi saran türlü ihanet Gün geçtikçe görünüyor daha net Başlangıçta bilmek değil kehanet Bağrımıza girmiş köz Balaban'ım Zaman geldi esir olduk maddeye Zaman geldi hasır olduk caddeye Zaman geldi küsur olduk şetteye Daha bunlar bize az Balaban'ım Dört yanımı gurbet yazmış kaderim Dosttan mektup gelir, biter kederim Gözlerinden öper, selam ederim Aydınlık günlerde gez Balaban'ım BAMBAŞKA Doktor, benim derdim bambaşka bir dert; Ağrıyan yerimi sorma boşuna. Yazdığın reçete değer mi zahmet? Kağıtla kalemi yorma boşuna. Kerem eyle, fayda vermez yardımın; Tıp ilminde çaresi yok derdimin; Her tarafı gurbet olmuş yurdumun; Düşünceme tuzak kurma boşuna. Gönlüm yığın yığın hasret yüklüdür; İçimde tarifsiz keder saklıdır Sökemezsin yaralarım köklüdür; Merhem sürüp, sargı sarma boşuna. Dost yolları nakışlandı kanımdan; Sevdiklerim vergi keser canımdan; Sükuta muhtacım, ayrıl yanımdan, İncitip günaha girme boşuna. Aşk koymuşlar ıstırabın adını; Alamadım yaşamanın tadını Yapacaksan eğer bana yardımı, Öldür kurtar, ilâç verme boşuna. BEN Ben: Karlı dağların deli rüzgarı Ben: Tozlu yolların demirbaşıyım Ben: Suyu kurumuş sevgi pınarı.. Ben: Toprak bekçisi mezar taşıyım Ben: Hep yıllar yılı kanayan çıban... Ben: Fikir sürüsün yitiren çoban Ben: Hayal peşinde çarıksız taban... Ben: Gurbet ağzında bulgur aşıyım Ben: Çürük gemi aşk denizinde.. Ben: Yağmur damlası dostun izinde Ben: Yanıp kül oldum aşkın közünde... Ben: Kara sevdanın dert yoldaşıyım. Ben: Koyu düşmanım yersiz gülüşe.. Ben: Düşüvermişim bitmez bir işe Ben: Bıldır ağlarım bu yıl ölmüşe.. Ben: Bensiz duygunun ilk savaşıyım Ben: Gönlü aklına uymayan deli.. Ben: Az düşünceden doymayan deli Ben: Beni ben diye saymayan delin. Bırakın ben benden uzaklaşayım. BENİ DE ÇAĞIR Çileyi koklayıp gül niyetine Zindana girersen beni de çağır Sabrı, kanaati bal niyetine Ekmeğe dürersen beni de çağır. Bazen iki dünya sığar içime Bazen iki güneş doğar içime Bazen gam yağmuru yağar içime Sen beni ararsan beni de çağır. Dostların var ise divanelerden Gözyaşın aktıysa minarelerden Binlerce senelik viranelerden Birşeyler sorarsan beni de çağır. Ezelin ezelden öncesi vardı Yine sonsuzluktur sonsuzun ardı Zaman yumağına bizi kim sardı Aklını yorarsan beni de çağır. Dışarda göz yanar, içerde yürek Taahhüt ehline tahammül gerek Mazlum yarasına merhem diyerek Gözyaşı sürersen beni de çağır. BIRAKIN KALSIN Çokta kederlenir, az da gülerim Ustura ağzında düşüncelerim Deliliktir belki...bırakın kalsın Doğan her bebeğin hakkı var bende Öğütülen benim her değirmende Ne sonu, ne ilki...bırakın kalsın Sevdam büyüdükçe dünyam dar olur Zamandan çıktığım zamanlar olur Ve öyle güzel ki...bırakın kalsın Saatler ya geri, ya hep ileri Kıran yok hileli terazileri Umutlar ırakta...bırakın kalsın Onbinlerle sohbet onbin nafile Dönmüyor toprağa giren kafile Öfkeler yürekte...bırakın kalsın Ne yarım tam yarım, ne bütün tamam Yolcular anlamaz, ben anlatamam Tren son durakta...bırakın kalsın Gelir beni yakar suya düşer kor Düşünen baş çekmek, dert çekmekten zor Kutsaldır bu yara...bırakın kalsın Dursun, ayazına uyandığın kış Dursun ki şevk ile sürsün bu yarış Lüzum yok bahara...bırakın kalsın Yıkılır, yırtılır her kalın perde Hesaba çekilir dünya mahşerde Yazın şu duvara...bırakın kalsın BİR AŞK BULSAM Bir aşk bulsam, yağmurunda ıslansam Bir dost bulsam, irfanında beslensem Bir dağ bulsam, sinesine yaslansam Yalnızlığım bitermola, bilmem ki? BİRAZ DA KİTAPLAR SENİ OKUSUN Canlı bir kitapsın, yazarı Mevla Açık dur, kitaplar seni okusun Yüzünde şavklansın nazarı Mevla Eğilsin mehtaplar seni okusun Kasırga ol, döne döne zikir et Her nefese on bin misli şükür et Şüphe burgacında Hakk'ı fikir et Uyansın girdaplar seni okusun Erisin geceler gündüze gel ki Kalmasın tek engel bir düze gel ki Secdede Rabbin'le yüzyüze gel ki Minberler, mihraplar seni okusun Ezelin, ebedin şifresi sende Menfinin, müsbetin şifresi sende Çözülsen de olur, çözülmesen de Sorular, cevaplar seni okusun Aşktan, estetikten, ahenkten yana Şiir, resim, müzik imrensin sana Camiler, sebiller gelsin lisana Hayırlar, sevaplar seni okusun Bedenin coğrafya, tarihtir dünün Ayrı ayrı sayfa saatin, günün Dört kapısı açık dursun gönlünün Alimler, erbaplar seni okusun Nefret boşta kalsın, aşk ile dol da Işık, kılavuz ol gittiğin yolda Kur'an'dan feyz alana bir mektup ol da Yazdığın kitaplar seni okusun | |
Просмотров: 1367 | |