Abdurrahim Karakoç (2)
BİTMEZ BİR GARİP HİKAYE Otuz yaz otuz kış aynı durakta Bekle babam bekle can mı dayanır. Kara yalanları beyaz kundakta Sakla babam sakla can mı dayanır. Her yanımız gurbet...hani ya sıla Ömür bitmez çile ölüm fasıla Günleri aylara ayları yıla Ekle babam ekle can mı dayanır. Çare say,çanak tut çağ zilletine Sarmaz mı umutlar,sarpa çetine Katır tırnağını gül niyetine Kokla babam kokla can mı dayanır. Nimetler kurnaza ülkü mazluma Cehennem ettiler mülkü mazluma Aldatıp her çeşit mülkü mazluma Yükle babam yükle can mı dayanır. Bedavacı çomak soksun davana Arı çıksın sinek girsin kovana Giden kussun gelen kussun divana Pakla babam pakla can mı dayanır. BU ÇAĞRI SANADIR Bir damla SU gönder bana Eğer gönderebilirsen Ana sütü gibi tertemiz olsun Bir damlası Karadeniz Bir damlası Akdeniz olsun Bir avuç TOPRAK gönder bana Edirne koksun, Ağrı koksun Her zerresi burcu burcu Türkiye koksun Anadolu?dan çağrı koksun Bir dilim EKMEK gönder bana Yiyince lezzetini hissedeyim Bereketini hissedeyim Köy köy, tarla tarla Memleketimi hissedeyim Bir demet ÇİÇEK gönder bana Renkleri; Sarı, kırmızı, beyaz ve mavi olsun Râyihâsı, estetiği semâvi olsun Bir tutam SEVDA gönder bana Veysel Garani?nin, Yunus Emre?nin Sevdasından olsun Mevlâna?nın Mevlâ?sından olsun Sevdâların hasından olsun Bir RÜYA gönder bana Yürürken, otururken Güneşi, Ayı seyredeyim Aradan kalksın tüm duvarlar Mâverâyı seyredeyim Bir damla ALINTERİ gönder bana Yazdığın ŞİİRLERİ gönder bana Okumaya ihtiyacım var... BU DÜNYA KİMİN DÜNYASI Yol üstünde biten çalı Bu dünya kimin dünyası? Ak çiçekli ayva dalı Bu dünya kimin dünyası? Gediklerde esen poyraz, Yaprakları dalda koymaz Gözler doysa gönül doymaz Bu dünya kimin dünyası? Her gün eski her gün yeni Tükenmez gidip geleni Canevimden vurdu beni Bu dünya kimin dünyası? Kar yağar kaybolur izler Her nakış binbir sır gizler Ufuklara dalan gözler Bu dünya kimin dünyası? Toprak basar kucağına Güneş çeker sıcağına Atar derdin ocağına... Bu dünya kimin dünyası? BULDUKTAN SONRA ARAMA Omuzumda sevda yükü Yollarda Seni aradım. Beste beste, türkü türkü Tellerde Seni aradım. Girdim yeşilden sarıya Sordum ölüye, diriye Çiçeği verdim arıya Ballarda Seni aradım. Aşk yalımı girdi cana Gönlüm döndü gülistana Gece-gündüz yana yana Küllerde Seni aradım. Yorulup demedim, yeter Hasretin gözümde tüter Keremden, Mecnundan beter Çöllerde Seni aradım. Bahçem çiçek, bağım gazel Birleşir ebedle, ezel Ayırmadım çirkin, güzel Kullarda Seni aradım. Ulaşmak için rahmete Katlandım binbir zahmete Karışıp söze, sohbete Dillerde Seni aradım. ÇALIŞ DERLER Çalış derler ayak, bağlı el bağlı Konuş derler, dudak bağlı, dil bağlı Kalk git derler, kapı bağlı, yol bağlı Kalmak istiyorsun bırakmıyorlar Aydınlık ararsın hergün her yerde Çekerler önüne yedi kat perde Zulüm kimden gelir, adalet nerde? Bilmek istiyorsun bırakmıyorlar Yıllar boyu uykuların bölündü Uçacakken kanatların yolundu Hayat hakkın vardı elden alındı Ölmek istiyorsun bırakmıyorlar DEMEDİ DEME Korkuyorum belki yarın geç olur Geleceksen bir gün önce gel sene. Yaralıya yol gözlemek güç olur Geleceksen bir gün önce gelsene. Kar yağar, çığ düşer yollar açılmaz. Seller iner derelerden geçilmez Senet yoktur ömre vade biçilmez Geleceksen bir gün önce gelsene. Can kuşu kafeste durmaz demişler Kaçan kuş kafese girmez demişler Son pişmanlık fayda vermez demişler Geleceksen bir gün önce gelsene. DERTLEŞME Sırtımıza cümle derdi belayı Sizin için aldık sizden ne haber? Senelerce uykuları rüyayı; Sizin için böldük sizden ne haber? 'Nemize ne,aman bırak' demedik; Otuz alıp onbeş verek demedik Hava kışlı,yollar ırak demedik Sizin için geldik,sizden ne haber? Aşk ile doldurduk gönül tasını Tavuğunuz ölse çektik yasını Zalimlere karşı cenk havasını Sizin için çaldık,sizden ne haber? Durup da 'bize ne' demedik bir gün Korkmadık,yılmadık,düşmedik yorgun. Sıra sıra hapis,kitlece sürgün; Sizin için olduk,sizden ne haber? İçkiye,kadına,rütbeye şana Tenezzül etmedik,malum cihana Bunların cümlesi kalsın bir yana; Sizin için öldük sizden ne haber? DOSTA DOĞRU İçimde uzayan her yol Çıkar gider dosta doğru Menekşe, nergis, ıtır, gül Kokar gider dosta doğru Zamanım yoğrulur gamla Birleşir sabah akşamla Ilık kanım damla damla Akar gider dosta doğru Gel bende gör, sen gel beni Durduramaz engel beni Görmediğim bir el beni Çeker gider dosta doğru Beynim fırın, bağrım tandır Yanarım hayli zamandır Sevgim bir yavru ceylandır Çeker gider dosta doğru Ne saklarım ne gizlerim Yalnızca onu özlerim Tabutta bile gozlerim Bakar gider dosta doğru DÖNÜŞ Bunca yıldır bir hiçliğe Gittim sana geliyorum Yeter artık döne döne Bittim sana geliyorum Durdum ve düşündüm demin Baktım bu yol daha emin Ayrılmaya bin yemin Ettim sana geliyorum Gözüm yaşlı gönlüm garip Yalvarayım dedim varıp Benliği benden çıkarıp Attım sana geliyorum Aşk tokmağı değdi örse Durmam gayri dünya dursa Dünden kalma neyim varsa Sattım sana geliyorum Bıraktım öfkeyi kini Oldum bir rahmet ekini Seni sevmenin zevkini Tattım sana geliyorum DUYDUN MU? Karagözlüm, kavuşmayı beklerken, Ayrılığın vakti geldi, duydun mu? Beraberce diktiğimiz çiçekler Açılmadan önce soldu, duydun mu? İçimde acıdan ırmaklar çağlar; Gözlerim yaş dolu, gönlüm kan ağlar. Tatlı hatıralar, sıcak sevdalar Hakikatsiz rüya oldu, duydun mu? Kara talih ile olunmaz yarış; Eğer küskün isen gitmeden barış Belki son ayrılık, belki son görüş Kavlimiz yarıda kaldı, duydun mu? Çok olur dağların karı-kıcısı, Böyle imiş alnımızın yazısı Bu mevsimsiz ayrılığın acısı... Ok vurdu sinemi deldi, duydun mu? Karakoç?um, kalbim yara, dilim lâl... Ömrümün ufkunu sardı bir melâl Beslediğim umut, kurduğum hayal İçime ateşler saldı, duydun mu? DÜN GECE Çelik testereyle kestim suları Yıkadım duvara astım suları... Düşümde düşüme girdim dün gece Buluta yaslandım ışığı tuttum. Seni hatırladım, seni unuttum Kendimi kendime sordum dün gece Topladım yolları eyledim yumak Musalladan gayri görmedim durak... Durmadan düşünüp durdum dün gece Toprağı boyadım otlar ağladı Oturdum kalkmadım atlar ağladı... Tuttum yorgunluğu yordum dün gece Dertler gecikince gidip yokladım Yırtık bohçalarda umut sakladım Kırgınlık bağını kırdım dün gece Şişelerde mahkum çiçek kokusu Yağdı yüreğime renk renk korkusu... Yok yere yokluğu vurdum dün gece Ay doğdu gölgeler çöktü üstüme Hicran alev alev aktı üstüme. Gözümü yollarda gördüm dün gece Aydınlığa koştum karanlık çıktı Her sevgi, her vefa bir anlık çıktı... Güç-bela ben bana vardım dün gece Dosta şiir yazdım "hatıra" dedim Belki bir dost gele otura dedim Gönlümü toprağa serdim dün gece EY CAN Ben sabit şeyleri sevmem ey can Sen Eğer beni dinlersen Çağlayan ırmak ol... Ve gönül gönderine çekilmiş Nazlı nazlı dalgalanan Bayrak ol... Ben karanlığı hiç sevmem ey can Vaktin her saatinde Her zaman Ağaran şafak ol... Güneş ışıklarıyla ürperen çiçek Seher yeliyle ırgalanan Yaprak ol... Ben bulanıklığı sevmem ey can Sen Yayla pınarlarından akan Sulardan berrak ol... Göl olma, gölet olma, baraj olma Kaynak ol... Ben uykuları da sevmem ey can Uykulardan uzak ol... Kış günü karları yarıp çıkan Beyaz bir gül Mavi bir zambak ol... Ben zaafları da sevmem ey can Hakikatleri sarıp-sarmalayan Zaaflardan ırak ol... Geri dur geri dur ey can Nefret sarayındaki sultanlıktan İlim ocağında çırak ol... Sana tavsiyemdir ey can Zalimlerin boynunda süslü kravat olacağına Var bir garip ölünün üstünde Kefen ol... Kimsesiz gelinlerin yüzünde Duvak ol... SEN Sen: Çamlı dağlarda ağaran şafak... Sen: Duru göllerin nilüferisin. Sen: Engin ovada sararan başak Sen: Umut kaynağı, alınterisin... Sen: Gökte yıldızsın, uykularda düş.. Sen: Yeşil ekinsin, sen beyaz gülüş Sen: Mavi denizsin sise bürünmüş Sen: Sevda sırrının düğümlerisin Sen: Her güzelliğin canlı sergisi Sen: Kalp yarasının emin sargısı Sen: Benim dileğim hakkın vergisi Sen: Gönlüme saklı aşk hançerisin. Sen: Koyu gölgesin ,yaz sıcağında Sen: Olgun meyvesin dal kucağında Sen: Korsun alevsin aşk ocağında Sen: Gadir Allah'ın şaheserisin Sen: "Ben"sin, gel gör ki ben "sen " değilim Sen: Benim düşüncem, ruhum ve dilim Sen: Benim gözlerim, ayağım, elim.. Emin ol, sen bana benden berisin | |
Просмотров: 1429 | |